keyif ve Istanbul

Salı

KAPALI havaların ÇARŞIsı




Ve sonunda geldiler .
Yağmur dolu bulutlar.
Pek özlemişler belli ki .
Günlerdir yağdılar , hala hasretleri bitmedi.
Gökyüzünün sarıya çalan mavi'si , gri'ye yenik düştü.
Sandaletler dolapta dinlenmeye çekildi .
Şemsiye, naftalinle vedalaştı .


Yağmurlu bir sonyaz günü, Istanbul'da ne mi yapılır ?
Sinema’ya gidilir , Kanyon gezilir , aylardır ihmal edilen evin ihtiyaçları Ikea veya Bauhaus’dan giderilir, dostlarla yemeğe buluşulur , alışveriş yapılır … Bu liste , böyle uzayıp gidebilir .

Ya da kısa kesilir ve Kapalıçarşı keşfine çıkılır.

Mümkünse arabanızı o günlük istirahate bırakın .
Bir yolunu bulup , Çarşı’nın Nur-u Osmaniye kapısına varın.
İçeriden seslenen çok renkliliğe kulak kabartmakla kalmayın ; girin , siz de içine karışıverin.

Albeni'li şıkırtıları ile kuyumcu dükkanları karşılayacak sizi önce . Gönlünüzce seyretmekle mi yetinirsiniz ya da bir pırıltıya yenik mi düşersiniz , onu ben bilemem.

Son yıllarda pek çok değişilik oldu aslında Kapalıçarşı'da.
Geleneksel ve bilindik eski'yi, göze hoş gelen modern ve yeni bir görsellikle sunmaya başlayan esnafın başarısını kutlamak size de düşer .

Geleneksel dokuma ile hazırlanmış havlu, bornoz ve çarşaf gibi ürünleri, son derece dekoratif bir ortamda sergileyen Abdulla ve Hamam bu tarz işletmelerin güzel birer örneği.

Fes Kahve ve aynı alan içerisinde açılan benzer versiyonları ; hatta hemen bir paralel sokakta açılan Divan da bu keyifli yenilikler arasında.

"Divan'a gitmişken, hemen karşısındaki Bagus'e de bir göz atın" derim. Yarı değerli taşlar kullanılarak motiflenmiş hoş takılar bulabilirsiniz .

Azra Akın'ın dünya güzeli seçildiği yarışmada , Cemil İpekçi'nin kendisi için hazırlamış olduğu kırmızı desenli pazen elbise hala hafızalardan silinmemiştir. 'Beş kuruşluk' diye tanımlanacak pazen , o denli ilgi çekmişti ki, pazeni satan Yağlıkçılar Cad. No 57'deki dükkanı araştırır olmuştu yazılı ve görsel basınımız uzunca bir süre . İrdelenmeyecek gibi de değil gerçekten . Vietnam, Laos, Burma gibi destinasyonlarda bile özel dokuma kumaş imal ettiren , sadece yurtiçi ve yurtdışında ünlü modacılarımız değil , Kenzo gibi diğer dünya markalarının yaratıcılarını da tezgahlarına çeken bir diğer başarı öyküsü bu. Ancak sanmayın ki, Kenzo'nun veya Cemil İpekçi'nin kullandığı ürüne birebir sahip olabileceksiniz. Sizin bizim için raflar ayrı, dünya markaları için saklanan raflar ayrı. Yine de, o renk cümbüşünde aşık olabileceğiniz pek çok seçenek olacaktır , inanın.

Vaktiniz varsa, Koç'da en son trend deri ceketleri deneyin . Yolu biliyorsanız, binlerce dolarlık orijinallerinin tıpatıp benzerlerini 100 usd'ye satan meşhur saatçiye uğrayın. Ya da taklitinden bir kaç çantayı kolunuza takın .

Kapalıçarşı'nın yenilenen görüntüsü ile birlikte , daha hijyen bir sergilemeye kavuşan baharatçıları da atlamayın bu arada . Baharat isimlerinin sadece İngilizce yazılmış olmasına anlam vermek mümkün değil elbette ancak Türk kahvesi servisi yapmayan restoranlarımız da olduğuna göre, buna da çok takılmayın.

Kahveye geçtik birden ama kahveden önce , yemek lazım.

Çok geç'e kalmadan , Nur'u Osmaniye kapısını bulun tekrar . Çıktınız, hemen sağdan yukarı devam edin . Bir alana geldiniz. Sola doğru kıvrıldınız, otoparkı göreceksiniz. Hemen sağdaki ilk sokağa girdiniz ve ilerlediniz. Karşınıza bir otopark daha çıktı. Mecburen sağa kıvrıldınız . 30 metre kadar sonra, solda : Şeyhmuz.

Şeyhmuz , Mardin'li . Mardin'deki Rıdo Kebapçısını kendisine hatırlatınca anlıyorsunuz ki, iki hemşeri birbirini çok iyi tanıyor . "Hangisinin kebabı iyi? " derseniz, Rıdo'nun kebabı rüyalara girecek cinsten ancak Şeyhmuz'un da lahmacunu insanı böyle havalarda yollara düşürür , derim.

Kasada her daim büyük ve sıcak gülümseyen Şeyhmuz kadar , servis ekibinin devamı da aynı hizmet anlayışı içinde karşılıyor sizi. Eşi ile mekandan çıkmakta olan bir müşterilerini "Abi, soldan gitmeyin . Gümüşcüler var; yenge yanında, zarara girersin. Sağdan gidin siz!" esprisi ile uğurluyorlar mesela .

Lahmacun ile doymazsanız eğer, size Şeyhmuz Kebap'ı önereceklerdir. Hamburger biçimli kebap ,size de biraz kuru ve yavan gelebilir ya da tam da damak zevkinize göredir; kim bilir.

Kahvenizi ister Şeyhmuz'da için, ister dönün Çarşı'nın tarihi renklerine karşı yudumlayın .

Gri günlerin de kendine özgü bir tadı var, o tadı bulmaya bakın.

Eylül 2006





yazanNino at 12.9.06

0 yorumlar:

Yorum Gönder

<< anasayfa