keyif ve Istanbul
Salı
Istanbul Modern Sanat'ta bir Köfte Sergisi
Bu yaz Istanbul'da deli bir sıcak , Boğaz'ın esintisini bile kaçırtmış , başıboş dolaşıyor. İnsanın sinirini gevşetecek cinsten üstelik ; ne iştah bırakıyor, ne de derman. Ya insanoğlu yapımı bir makinenin suni rüzgarına teslim edeceksiniz kendinizi , ya da lacivert suların yamacına yaslanmış teraslara sığınacaksınız .
Istanbul Modern Sanat Müzesi'nin , IWFS'nin ağustos yemeğine mekan olan , tam da böyle bir terası var. Ayasofya ve Topkapı Sarayı yandan göz süzmekte. Bulut tülünün ardındaki karşı komşu ise Adalar; inci gibi dizilmiş.
Eski Istanbul'a yaklaştıkça, eski tatları da ziyaret etmek hoş olur diye düşünmüş, mönünün baştan sona 'köfte' ile bezenmesini istemiştim . Chef, önce 'köfteciler derneği üyeleri gelecek' sanmış haklı olarak . Anahtar sözcük 'gurme' işin içine girince, gecenin mönüsüne sihirli bir değnek değmiş ; parmezan ve risotto gibi turistik unsurları , deniz tarağı ve karides gibi kalburüstü tatları da içerir olmuştu .
Çizme'nin gnochhi'sini ıspanakla ve köfte biçiminde yapmıştı Chef . Ağır peynir soslarından uzak, lezzeti yerinde; tereyağında hafif cız'latılmış bir kaç yaprak adaçayı eksikti hayalimce sadece . Deniz ürünleri köftesi , geceye damgasını vuran tat ve sunum oldu . Mozarella peyniri ve sebze ile yoğrulmuş risotto köftesi, havalı ünvanına rağmen sınıfta kalıp bir de üstelik mideyi de doldurunca , ata yadigarı Akçabat, Kaşarlı ve Inegöl Köfte triosu mahsun kaldı az biraz . Ceviz ile tatlandrılmış incir ve hurma köftesinin hindistan cevizli sosu da "keşke daha serin ve daha cömert olsaydı" dedirten türdendi.
0 yorumlar:
Yorum Gönder
<< anasayfa